12 Ağustos 2009 Çarşamba

Kelebek Kanadı Musikisi

Arada uzaklaşmak,
Seninle aynı şeyleri paylaşmayı bilen biriyle uzaklaşmak.
Bir sandal tek kürekle hareket etmez
İki birbirinin aynı kürek olmalı
O zaman yol alır
Yada ikinin katları kadar kürek olmalı
Dört, altı, sekiz gibi…
En fazla sekiz.

Sonra;
Eşek arılarının sarı vızıldamalarını görmelisin,
Çiçeklerin sarı özlerine bakıp.
Ilık yaz rüzgarını saçında yakalayıp
Zaman zaman yerinde duramazken
Bazen tembelliğin dibine vurmalısın.
Zeytin ağaçlarının türkuaz yaprakları
Nasılda hoş duruyor mavi gökyüzü tuvalinde.
Altında uzandığın ağacın yaprağı
Cazibene kapılıp
Döne döne düşmeli burnunu ucuna.
Kumlar ayak parmaklarının arasını doldurmalı yürüdüğünde
Ayakların bu durumu sevinç çığlıklarıyla karşılamalı.
Dalgaların kumsalı okşamasını seyretmelisin
Ayın ondördünde.
Fonda uzaktan gelen gitar tınısına eşlik etmeli
Kumsalın sesi

Hiç görülmemiş yerleri görmelisin
Hiç basılmamış toprağı ezmelisin.
Rüzgarın yaprağa değerken çıkardığı
O müthiş şarkıyı dinlemelisin.
Böyle işte,
Bıraksalar,
Bir kaç saat yazabilirim,
Ama bunların kaçını yapabilirim?
Sitemim kendime,
Kendime sitemim.

En son bir kuzuya ne zaman sevgiyle sarıldın?
En son buz gibi bir çaya ne zaman atladın?
En son sırtüstü yatıp samanyolunu ne zaman seyrettin?
Samanyolu bir yana en son bir yıldıza ne zaman baktın?
En son sebepsiz gülme krizine ne zaman girdin?
En son bir ağaca ne zaman tırmanıp meyvelerini yedin?
Tırmanmak bir yana dalından ne zaman koparabildin?
Hiç kelebek kanadı musikisi dinledin mi?
En son ne zaman ardından koştun?
Koşmak bir yana
En son ne zaman bir kelebek gördün?

Hiç yorum yok: